İbn Ömer radıyallahu anh’nın rivayet ettiğine göre;
“Şüphesiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, namaza durduğunda ve Rüku için tekbir aldığında iki elini omuzları hizasına kadar kaldırırdı. Ve başını rükudan kaldırırken de yine iki elini omuzları hizasına kadar kaldırır ve;
"سَمعَ اللّهُ لمن حَمِده ربَّنا ولكَ الحمدُ"
“Semiallahu limen hamideh, Rabbena leke'l-hamd”
“Allah kendisine hamd edeni işitmiştir. Rabbimiz hamd Sana mahsustur” derdi. Secdelerde ise bunu yapmazdı.”
Buhari (735), Müslim (390)
Yazar (Allah ona rahmet etsin), el-İfsah’da dedi ki: “İhram tekbirinde ellerin kaldırılmasının sünnet olduğunda icma (Alimler hüküm üzerinde birleşmişlerdir) edilmiştir. Vacip değildir. Bkz. el-İfsah (1/123)
İşte bu, namazda tekbir alırken ellerin kaldırıldığı yelerden ilk yerdir. Ve bu alimlerin üzerinde ittifak ettikleri yerdir. Namazda ellerin kaldırıldığı diğer yerler ise alimlerin (Allah onlara rahmet etsin) ihtilafa düştükleri yerlerdir. Ellerin kaldırılması hakkında bidirilen yerler dörttür: (İhram tekbirinde, rükuda, rükudan kalkerken ki bu üç yer daha önce geçtiği üzere Sahiheyn’de ( Buhari ve Müslim) İbn Ömer radıyallahu anh’dan gelen rivayette sabit olmuştur. Dördüncü yere ise, ilk teşehhüdden kalkıştadır ki bu da yine Buhari’de İbn Ömer radıyallahu anh’dan gelen rivayette sabit olmuştur.
Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle demiştir:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, namaza durduğu zaman ellerini kaldırdığında (parmaklarını) açardı.”
Ahmed (8875), Ebu Davud (753), Tirmizi (240), el-Elbani sahih olduğunu belirtmiştir. Sahih’u Ebi Davud (3/341)
Ellerin kaldırılmasının sınırı hususunda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den gelen hadis metinlerindeki gibidir. Sahiheyn’de İbn Ömer radıyallahu anh’dan gelen rivayette “omuzlar hizasına kadar” şeklinde gelmiştir.
Buhari (735), Müslim (390)
Yine Müslim’de Malik b. Huveyris radıyallahu anh’ın hadisinde “kulakların üst hizasına kadar” yani kulakların dayanma hizasına kadar şeklinde gelmiştir. Müslim (391)
Bu yüzden namaz kılan kimse bazen bunu yapar ve bazen de diğerini yapar.
Birinci hal: Sağ elin sol el üzerine koyulmasıdır. Vail b. Hucr radıyallahu anh şöyle demiştir:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i namazda kıyamda iken sağı ile solunu tutmuş halde gördüm.”
Ebu Davud (755), Nesai (888), el-Elbani sahih olduğunu belirtmiştir.
İkinci hal: Sağ elin sol kol üzerine koyulmasıdır. Sehl b. Sa’d radıyallahu anh şöyle demiştir: “İnsanlar namazda sağ elini sol kolu üzerine koymasıyla emrolunuyorlardı”
Buhari (740)
Böylece (kişi) sünnetin tatbikinin çeşitliliğinden dolayı (sağ elini) bazen eli üzerine, bazen de kolunun üzerine koyar.
İstiftah (namazda açılış) duası bir çok çeşitte gelmiştir. Bunların arasında çeşitlendirme yapılması müstehaptır. Bazen şu şekilde olanı, bazen bu şekilde olanı tercih edilir. Bazıları şunlardır:
a-
" سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ , تَبَارَكَ اسْمُكَ وَتَعَالَى جَدُّكَ , وَلاَ إِلهَ غَيْرُكَ "
“Subhâneke Allahumme ve bihamdike ve tebâre’smuke ve Tealâ cedduke velâ ilâhe gayruke
“Allah’ım! Sana hamd ederek seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim. İsmin mübarektir. Şanın yücedir. Senden başka hakkıyla ibadete layık hiçbir ilah yoktur”.
Ahmed (11473), Ebu Davud (776), Tirmizi (243), Nesai (900) Ebu Said radıyallahu anh hadisinin bu hususta gelen hadislerden en kuvvetli yoldan nakledileni olduğu söylenmiştir. İbn Hacer hasen olduğunu belirtmiştir. (Netaicu’l-Efkar 1/412) Müslim’de Ömer radıyallahu anh’ın, sahabenin radıyallahu anhum öğrenmesi için bunu açıktan okuduğu nakledilmiştir. Müslim (399)
b-
" الْحَمْدُ للّهِ حَمْداً كَثِيراً طَيِّباً مُبَارَكاً فِيهِ "
Elhamdulillâhi Hamden kesîran tayyiben mubareken fîhi” “
“Allah’a hayırlı, bereketli kılınmış çokça hamd olsun” Bu duanın fazileti hakkında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “On iki melek gördüm ki bunu hangilerinin (Allah’a arz için) yükseltecekleri hususunda yarışıyorlardı” buyurmuştur.
Müslim (600) Enes radiyallahu anh rivayet etmiştir.
c-
"اللَّهُمَّ بَاعِدْ بَيْنِي وَبَيْنَ خَطَايَايَ كَمَا بَاعَدْتَ بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ، اللَّهُمَّ نَقِّنِي مِنْ خَطَايَايَ كَمَا يُنَقَّى الثَّوْبُ الأَبْيَضُ مِنَ الدَّنَسِ، اللَّهُمَّ اغْسِلْنِي مِنْ خَطَايَايَ بِالثَّلْجِ وَالْمَاءِ وَالْبَرَدِ"
“Allahumme bâ‘id beynî ve beyne hatâyâye kemâ bâ‘adte beyne’l-maşriki ve’l-magrib. Allahumme nakkinî min hatâyâye kemâ yunakka’s-sevbu’l-ebyadu mine’d-denes Allahumme’gsilnî min hatâyâye bi’s-selci ve’l-mâ’i ve’l-berad
“Allah’ım! Doğu ve batının arasını uzaklaştırdığın gibi, beni de günahlarımdan uzaklaştır. Allah’ım! Beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi, beni de günahlarımdan temizle. Allah’ım! Beni günahlarımdan kar, su ve dolu ile arındır (temizle)”
Buhari (744), Müslim (598) Ebu Hureyre radıyallahu anh rivayet etmiştir.
d-
" اللّهُ أَكْبَرُ كَبِيراً , وَالْحَمْدُ للّهِ كَثِيراً , وَسُبْحَانَ اللّهِ بُكْرَةً وَأَصِيلاً "
“Allahu Ekber Kebîra ve’l hamdu lillâhi kesîra ve subhânAllahi Bukraten ve Esîlâ”
“Allah en büyüktür. Allah’a çokça hamd olsun. Sabah ve akşam Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim” Bu duanın fazileti hakkında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Buna şaştım, bundan dolayı göğün kapıları açıldı” Müslim (601) İbn Ömer radıyallahu anh’dan rivayet etmiştir. Ve orada gece namazında okunan başka dualarda gelmiştir.
İstiâze (Eûzü billâhi mine’ş şeytânirracîm demek) sünnettir. İstiaze duaları arasında çeşitlendirme yapılması da sünnettir. Bazen şu şekilde olanı, bazen bu şekilde olanı tercih edilir. Bazıları şunlardır:
a-
" أعوذ بالله من الشيطان الرجيم "
“Eûzü billâhi mine’ş şeytânirracîm”
“Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım”
Bu ise Cumhurun tercihidir. Yüce Allah’ın şu buyruğunda yer almaktadır:
"فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ"
“Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.” (Nahl: 98)
b-
"أعوذ بالله السميع العليم من الشيطان الرجيم"
“Eûzü billâhi’s semî’il alîmi mine’ş şeytânirracîm”
“Kovulmuş şeytandan her şeyi en iyi işiten, her şeyi en iyi bilen Allah’a sığınırım”
Bu ise Yüce Allah’ın şu buyruğunda yer almaktadır:
“Şayet sana şeytandan bir kışkırtma gelecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.” (Fussilet: 36)
İstiâzeden sonra besmele çekmek sünnettir. Şöyle söyler;
" بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ"
“Bismillahirrahmânirrahîm”
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla!”. Nuaym el-Mucmir radıyallahu anh şöyle demiştir: “Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın arkasında namaz kıldım.
"بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ"
“Bismillahirrahmânirrahîm” dedi ve sonra “Ummu’l Kur’an’ı (Fatiha) okudu.
Ve yine şöyle dedi “Nefsim elinde olana yemin olsun ki içinizden namazı Allah Rasûlu sallallahu aleyhi ve sellem’e en çok benzeyen kimse benim.”
Nesai (906), İbn Huzeyme (1/251) sahih olduğunu belirtmiştir. Darakutni şöyle demiştir: Bu hadis sahihtir. Bütün ravileri sikadır. Es-Sünen (2/46)
Aynı şekilde besmelenin vacibliğini kabul etmeyenlerin diğer bir delili: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazını gerektiği gibi kılmayan kimseye besemeleyi öğretmemiş, O, ancak Ebu Hureyre radıyallahu anh hadisinde geldiği gibi Fatihatu’l-Kitab’ı okumaya yöneltmiştir. Buhari (757), Müslim (397)
İmam Fatiha’yı açıktan okuduğunda imama uyan kimsenin (cemaatin) imam amin dediğinde amin demesi sünnettir. Ebu Hureyre radıyallahu anh, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “İmam amin deyince sizde amin deyiniz. Muhakkak ki kimin amini meleklerin aminine denk gelirse onun geçmiş günahları bağışlanır.”
Buhari (780), Müslim (410).
Alimlerin coğuna göre birinci ve ikinci rekâtlerde Fatiha’dan sonra bir sure okumak Ebu Katade radıyallahu anh’ın hadisinden dolayı sünnettir. Ebu Katade radıyallahu anh şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem öğlen namazının ilk iki rekâtinde Fatihatu’l-Kitab’ı ve birinci rekâtinde uzun, ikinci rekâtinde daha kısa olmak üzere iki sure okurdu.”
Buhari (759), Müslim (451)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Fatihatu’l-Kitab’ı okumayanın namazı yoktur.”
Buhari (756), Müslim (394) Bu rivayetten Fatiha ile yetinerek Fatiha’dan sonra başka bir sure okumamanın caiz olacağı da anlaşılıyor. Cehri (Yüksek sesle okuma) okunan namazda imama uyan kimseye gelince Fatiha’dan sonra başka bir sure okumaz, bilakis imamın okuyuşunu dinler.
İbn Kudame (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: “İlim ehli arasında, her namazda ilk iki rekâtte Fatiha’dan sonra bir sure okunmasının sünnet oluşu hususunda bir ihtilaf bilmiyoruz.” Bkz. el-Muğni (1/568)