Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “(İnsanlar) Namaza erken gitmedeki fazileti bilselerdi birbirleriyle yarış ederlerdi.”
Buhari (615), Müslim (437)
Hadiste geçen “tehcir” ifadesi; namaz için erken gitmek anlamına gelir.
Selef-i salihin (Allah onlara rahmet etsin), namazlara erkenden gitmek hususunda hırslı olan kimselerdi:
Saîd. B. el-Museyyib (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: “Otuz yıldan beri müezzin ezan okuduğunda ben mecsiddeydim.” İbn Ebî Şeybe (3522) rivayet etmiştir.
Aynı şekilde şöyle demiştir: “Ezanı, otuz yıldan beri ailemin yanında işitmedim.” İbn Sa’d, Tabakât (5/131)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Bir kimsenin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde ve dükkanında kıldığı namazdan yirmi küsür derece daha fazladır. Şöyle ki: Bir kimse abdestini güzelce alıp sonra sadece namaz kılmak maksadıyla mescide giderse, mescide girinceye kadar attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir hatası da silinir. Mescide girdiğinde ise, namazı beklediği sürece namazdaymış gibi kabul edilir. Biriniz, hiç kimseye eziyet vermeden ve abdestini bozmadan, namaz kıldığı yerde bulunduğu müddetçe, melekler onun için Allah’ım, ona merhamet et! Allah’ım, onu mağfiret et! Allah’ım onun tevbesini kabul buyur! Diye dua ederler.” Müslim (649)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Kameti işittiğiniz zaman, namaza yürüyerek gidin. (Giderken) gönül huzuru ve vakar içerisinde olun, acele etmeyin. Namazdan idrak ettiğinizi (yetiştiğiniz rekâtı) kılın, kaçırdığınız rekâtı da tamamlayın." Buhari (636), Müslim (602)
Nevevi rahimahullah şöyle demiştir:
“…Sekinet: acele etmeden temkinli bir şekilde hareket etmek ve yakışmayacak hareketlerden kaçınmaktır. Vakar ise; gözü indirmek, sesi alçaltmak ve sağa sola bakmadan (yürümektir).
Nevevi, Müslim Şerhi (602) Mescide vakar ve sekinet ile gelmenin müstehablığı ve koşarak gelmenin yasaklığı babı.
Enes radıyallahu anh şöyle demiştir:
“Mescide girerken sağ ayağınla girmen ve çıkarken sol ayağınla çıkman Sünnettendir. ” Hâkim (1/338) rivayet etmiş ve Müslim’in şartına göre sahihtir, demiştir.
Buhari, İbn Ömer radıyallah anh’dan gelmesi sebebiyle Sahih’ne şu babı koymuştur: “Mescid ve diğer yerlere sağ ayak ile girmek babı, İbn Ömer, mescide sağ ayakla girer ve sol ayak ile çıkardı.”
Yine Aişe radıyallahu anhâ’nın şu rivayeti de bunu desteklemektedir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bütün işlerinde sağ ile başlamayı severdi.”
Buhari: (168), Müslim (268)
Kural: Sağı sola üstün kılmak hususunda bunu yapmak müstehabdır. Eğer üstün tutlacak bir durum değilse (tuvalete girmek gibi) bu durumda solu öne geçirip sol ile yapmak müstehabdır. Bunun dışındaki durumlarda sağı öne geçirmek asıldır.
Ebu Humeyd ya da Ebu Useyd radıyallahu anh’dan rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Biriniz mescide girdiği zaman “Allahumme’ftah lî ebvâbe rahmetike” Allah’ım! rahmetinin kapılarını bana aç. Desin. Çıktığında ise “Allahumme innî es’eluke min fadlike” Allah’ım! Senin lütfundan isterim” desin.” Müslim (713)
Bu durum, şayet kişi mescide erken gelmiş ise böyledir. Mescide geldiğinde farz namaz için henüz vakit gelmemiş ise iki rekât mescid namazı kılmadan oturmaması gerekir.
Ebu Katâde radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Sizden biriniz, mescide girdiği zaman iki rekât namaz kılmadan oturmasın.”
Buhari (1163), Müslim (714)
Sabah namazının sünneti, öğle namazının ilk sünneti gibi namazları veya vitir namazını mescidde veya da farz namazı kılarsa, bu namazlar mescid namazı yerine geçer, bu yeterlidir. Çünkü tahiyyetu’l-mescid namazının maksadı, namaz kılmadan mescidde oturmamaktır. Bunda, mescidi namaz ile imar etmek ve mescidi namazsız bırakmamak vardır.
Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Erkeklerin saflarının en hayırlı olanı ilk saftır. En şerli olanı da son saftır. Kadınların saflarının en hayırlı olanı ise son saftır. En şerli olanı ise ilk saftır.”
Müslim (440) En hayırlı olan ile kastedilen en faziletli ve en sevap olandır.
Bu hadis, kadınlar ile erkekler namazı birlikte cemaatle kıldıkları ve kadınlar ile erkeklerin aralarını ayıran duvar gibi bir şey olmadığındaki hükmü bildirmektedir. Arada duvar gibi bir ayırıcı olmadığında kadınların en hayırlı olan safı son saftır zira erkeklerin gözlerinden en uzak olan saf budur. Fakat aralarını bölen duvar gibi bir şey varsa veya kadınlara, erkeklerin onları kesinlikle göremeyeceği şekilde özel bir bölüm ayrılmışsa bu durumda kadınların en hayırlı safı en ön saftır. Zira erkeklere yakın olma sebebi (illeti) ortadan kalkmıştır. Çünkü hüküm, illetin varlığına ve yokluğuna bağlı olarak gerçekleşir. İlk safın faziletine dair gelen deliller şöyledir:
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İnsanlar ezan okumanın ve namazda birinci safta bulunmanın ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, sonra bunları yapabilmek için kura çekmek zorunda kalsalardı, çekerlerdi. Şayet camide cemaate erken yetişmenin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, birbirleriyle yarışa girerlerdi. Eğer yatsı namazı ile sabah namazındaki fazileti bilselerdi, emekleyerek ve sürünerek de olsa bu iki namaza gelirlerdi.”
Buhari (615), Müslim (437)
Câbir b. Semura radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem evinden çıkıp yanımıza geldi. “Meleklerin Rableri huzurunda saf bağlayıp durdukları gibi saf bağlasanız ya” dedi.
Bunun üzerine biz:
Yâ Resûlallah! Melekler Rablerinin huzurunda nasıl saf bağlayıp dururlar? Diye sorduk. Şöyle buyurdu:
“Onlar öndeki safları tamamlayıp birbirine perçinlenmiş gibi bitişik dururlar.”
Müslim (430), Bu hadisten, safların sıkı tutulmasının sünnet olması hükmüde elde edilir.
Nevevi (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: “Müstehab olan saf ilk saftır. Sonra ondan sonra gelen saf ve sonra da en son safa kadar bu böyle devam eder gider. Bu hüküm, erkeklerin durumunda her hâlükârda devam eder gider. Aynı durum, kadınların, erkeklerin cemmatinden ayrı olarak kendi başlarına kıldıklarında da geçerlidir. Ancak kadınla erkekler birlikte cemmatle namaz kıliyorsa ve bu sırada erkeklerle onların arasını ayıran bir şey yoksa, bu durumda kadınların saflarının en hayırlısı en son saftır. Şu hadis buna işaret eder:
Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Erkeklerin saflarının en hayırlı olanı ilk saftır. En şerli olanı da son saftır. Kadınların saflarının en hayırlı olanı ise son saftır. En şerli olanı ise ilk saftır.”
Müslim (440), El-Mecmûğ: (4/192-193). Bkz. İbn Bâz (Allah ona rahmet etsin), Mecmû’ul Fetâvâ (25/145), İbn Useymîn, Mecmû’ul Fetâvâ (13/36)
İmama uyan kimsenin, saf tutttuğunda duracağı en faziletli yerin ilk saf olduğu daha önce geçmişti. Sonra, imama uyan kimse sağ yada sol olmak üzere her iki taraftan da imama yakın olan yerde kılmak hususunda hırslı olmaya gayret etmelidir. Zira tercih edilen budur.
Buna şu hadis işaret etmektedir:
Ebû Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre; o şöyle demiştir:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, namaza başlayacağımız zaman omuzlarımıza dokunarak şöyle buyurdu: “Benim arkamda yaşlı başlı (olgun, vakarlı, akıllı) kimseler dursun.”
Ebu Dâvud (674), Tirmizi: (228) Bu hadiste imama yakın olmakla kastedilen yönün ona yakın olunabilen her yön olduğuna dair delil vardır.
İbn’ul Muflih (Allah ona rahmet etsin) el-Furü’ isimli eserinde şöyle demiştir; “Burada imamın sağına göre yakın olan sol tarafının daha tercih edildiği ihtimali ağır basmaktadır.”
Bkz. El-Furü: (1/407)
Allah-u Tealâ’dan, bizleri, Kur’ân ve sünnete tabi olan ve bidatlerden uzak duran kullardan eylemesini niyaz ederiz. Şüphesiz O, buna kadirdir.