Cabir radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadiste o şöyle demiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Uyuyacağınız zaman kandilleri söndürünüz ve kapıları kapatınız ve kırbaların (su kabı, matara) ağzını bağlayınız yiyecek ve içeceği örtünüz.” Buhari (5624) ve Müslim (2012) rivayet etmişlerdir.
Kapıların kapatılması emrinin sebebi: Cabir radıyallahu anh’ın hadisinin sonunda geldiği üzere şeytanların girmesini önlemektir:
“…kapıları kapatınız ve Allah’ın ismini zikrediniz. Çünkü şeytan kapalı kapıyı açamaz.” Buhari (5623) ve Müslim (2012) rivayet etmişlerdir.
Daha önce geçen Cabir radıyallahu anh’ın hadisinde şöyle rivayet edilmiştir: “Uyuyacağınız zaman kandilleri söndürünüz.”
İbn Amr radıyallahu anh’ın hadisinde aynı şekildedir. O şöyle demiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Uyuyacağınız zaman evlerinizde ateş bırakmayınız.” Müslim (2015) rivayet etmiştir.
Sahihayn’de Ebu Musa radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadiste o şöyle demiştir: “Medine’de geceleyin bir ev, evde yaşayanlar içerideyken yandı. Onların bu durumu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e haber verilince şöyle buyurmuştur: “Bu ateş şüphesiz sizin düşmanınızdır. Uyuyacağınız zaman onu yanınızdan söndürünüz.” Buhari (6294) ve Müslim (2016) rivayet etmişlerdir.
Uykudan önce ateşin söndürülmesi emrinin sebebi: Buhari’de rivayet edilen Cabir radıyallahu anh’ın hadisinde gelmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kandilleri söndürünüz. Çünkü fasıkçık yanan fitili çeker de ev halkını yakabilir.” Buhari (6295) rivayet etmiştir.
“Fasıkcık”tan maksat: faredir. O (hayvanlar içindeki) beş fasıktan biridir. Helal ve haram her durumda öldürülür. O, olur ki kandillerin fitilini çekebilir. Sonra ev halkını uyurlarken yakabilir. Bu yüzden de yangına sebebiyet verecek eşyaların ateşe yaklaştırılmamaları hususunda tedbirli davranılmalıdır. Bu gibi şeyler ateşin alevlenip tutuşmasına sebep olur. Ateş, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in haber verdiği gibi bir düşmandır.
Buna dayanarak: eğer uyuyan kimse bu ateş hakkında emin olursa ve ateş tesir edemeyecekse, çevresine yayılmasına sebep olmayacaksa, o zaman yanık kalmasında sakınca yoktur. Çünkü hüküm sebebin varlığıyla ve yokluğuyla beraber değişir.
Nevevi (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Uyuyacağınız zaman evlerinizde ateş bırakmayınız” sözü kandillerin ve ateş bulunan diğer şeylerin ateşi hakkında geneldir. Mescidlerde asılı bulunan kandillere ve ateş bulunan diğer şeylere gelince, eğer ateşi dalgalanıyorsa, söndürme emrine dâhil olur. Eğer geçerli ve açık bir şekilde bundan emin olunursa, o takdirde ateşi söndürmekte ki illete dayanarak bunda sakınca yoktur. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geçen hadiste ateşi söndürme emrini (fasıkçığın) ev halkını uyurlarken tutuşturmasıyla illetlendirmiştir. İllet kaybolunca yasakta kaybolur.” Bkz Nevevi Müslim Şerhi h. (2015), Kapları Örtmeyi, Tulumları Bağlamayı Emir Babı.
İbn Dakik el-İyd de (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: “Bu emir ile alakalı söylenenlerin çoğu, bunun müstehap olduğunu vacip olmadığını ortaya koymaktadır. İbn Hacer’in (Allah ona rahmet etsin) sözlerinde olduğu gibi. Bakınız: el-Feth h. (6293), Uyurken Evde Ateş Bırakmamak Babı.
Bera’ b. Azib radıyallahu anh’ın hadisinde geldiği üzere: “… Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Yatağına yatacağın zaman namaz için aldığın abdestin gibi abdest al. Sonra sağ yanın üzerine yat. Sonra şöyle söyle;
" اللهم انى اسلمت وجهى اليك "
“Allhume inni eslemtu hechiye ileyk”
“Allah’ım! Ben yüzümü Sana teslim ettim…” Buhari (247), Müslim (2710), rivayet etmişlerdir.
Nevevi (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: “Eğer (yatmadan önce) abdestli olunursa bu abdest yeterlidir. Çünkü maksat o gece ölme endişesine karşı ayrıca göreceği rüyasının sadık olması için ve uykusunda şeytanın kişiyle oynamasından, korkutmasından uzak olmak için temiz olarak uyumaktır.” Bkz. Nevevi Müslim Şerhi (2710), Uyku Anında ve Yatağa Yattığında Ne Söylenir Babı.
Yatağına yatmak isteyen kimsenin yatmadan önce Yüce Allah’ın adını anarak yatağını, izarının (belden aşağı giyilen peştamal) iç kısmı ile üç kere silkmesi (Üstündeki şeyleri düşürmek veya temizlemek için bir şeyi kuvvetle sallamak, sarsmak) sünnettendir.
Ebu Hureyre radıyallahu anh hadisinde geldiği üzere: “… Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sizden biri yatağına yatacağı zaman izarının iç kısmıyla yatağını üç kere silksin. Çünkü o kendisinden sonra yatağında ne kalmış olacağını bilmez. Sonra şöyle söylesin
" بِاسْمِكَ رَبِّ وَضَعْتُ جَنْبِي "
“Bi ismi Rabbi vada’tu cenbi”
“Rabbim! Yanımı Sen’in adınla (yatağıma) koydum…” Buhari (6320), Müslim (2714), rivayet etmişlerdir.
Bir rivayette ise: “Biriniz yatağına geldiği vakit elbisesinin kenarıyla yatağını üç kere silksin…” şeklindedir. Buhari (7393) rivayet etmiştir.
Yine Müslim’in rivayetinde: “Sizden biri yatağına yatacağı zaman izarının kenarını tutsun ve onunla yatağını silksin ve Allah’ın adını ansın…” şeklindedir. Müslim (2714) izarın iç kısmı ve elbisenin kenarı şeklinde rivayet etmiştir. Yani elbisenin vücuda değen iç kısmının kenarı demektir.
Yukarıda geçtiği üzere besmele çekerek yatağını izarının iç kısmıyla üç kere silkmenin sünnet olduğu anlaşılmıştır.
Hadisteki yatağı silkmenin hikmetinin açıklamasına gelince bu: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Çünkü o kendisinden sonra yatağında ne kalmış olacağını bilemez” sözündedir. Kişinin yatağından kalktıktan sonra yatağında kendisine zarar verebilecek birşey bırakmış olması mümkündür.
En güzeli elbisenin kenarıyla silkmektir. Ancak ilim ehlinden bazısı önemli olanın yatağın silkilmesi olduğunu herhangi birşeyle silkilebileceğini söylemişlerdir. Şeyh İbn Cibrin de (Allah ona rahmet etsin) onlardandır. Şöyle demiştir: “Yatağı silkmek için illa izarın iç kısmını kullanmak şart değildir. Bilakis sarık ve benzeri her bir şeyle yatağı silkebilirsin. Maksat hasıl olmuş olur.” Bkz. Şeyh İbn Cibrin’in fetvaları (2693) numaralı fetva.
Bu iki sünnetin delili, Bera’ b. Azib radıyallahu anh’ın hadisindir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Yatağına yatacağın zaman namaz için aldığın abdestin gibi abdest al. Sonra sağ yanın üzerine yat. Sonra şöyle söyle:
" اللَّهُمَّ اني أَسْلَمْتُ وَجْهِي إِلَيْكَ "
“Allahumme inni eslemtu vechiy ileyk”
“Allah’ım! Ben yüzümü Sana teslim ettim…” Buhari (2710), Müslim (247), rivayet etmişlerdir.
Huzeyfe radıyallahu anh’ın hadisinde ise o şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleyin yatağında yerini aldığında elini yanağının altına koyardı…” Buhari (6314) rivayet etmiştir. Bera radıyallahu anh’ın hadisinde ise o şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yatağına yattığında sağ elini yanağının altına koyardı.” Bunu Ahmed (18672) rivayet etmiştir.
Bu iki sünnetin delili, Bera’ b. Azib radıyallahu anh’ın hadisindir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Yatağına yatacağın zaman namaz için aldığın abdestin gibi abdest al. Sonra sağ yanın üzerine yat. Sonra şöyle söyle:
" اللَّهُمَّ اني أَسْلَمْتُ وَجْهِي إِلَيْكَ "
“Allahumme inni eslemtu vechiy ileyk”
“Allah’ım! Ben yüzümü Sana teslim ettim…” Buhari (2710), Müslim (247), rivayet etmişlerdir.
Huzeyfe radıyallahu anh’ın hadisinde ise o şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleyin yatağında yerini aldığında elini yanağının altına koyardı…” Buhari (6314) rivayet etmiştir. Bera radıyallahu anh’ın hadisinde ise o şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yatağına yattığında sağ elini yanağının altına koyardı.” Bunu Ahmed (18672) rivayet etmiştir.
Ubâde ibnu’s-Sâmit’in rivayet ettiği hadiste geldiği üzere Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim gecenin bir kısmında dönüp uyanır ve sonra Lâ ilahe illellâhu vahdehû lâ şerike lehû, lehul-mülkü ve lehul-hamdu ve huve alâ külli şey 'in kadîr. Elhamdu lillâhi ve subhanallahi ve lâ ilahe illallahu vallahu ekber ve lâ havle velâ kuvvete illâ billahi (Allah’tan başka hakkıyla ibâdete layık hiçbir ilah yoktur. O birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur ve hamd O’nadır. O, her şeye gücü yetendir. Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd Allah'adır. Allah’tan başka hakkıyla ibadete layık hiçbir ilah yoktur ve Allah en yücedir. Güç ve kuvvet, ancak yüce ve büyük olan Allah’a aittir der ve sonra Allahummağfir lî (Yâ Allah, bana mağfiret eyle) sözünü söyler yâhud dua ederse, duasına icabet edilir. Eğer abdest alıp namaz kılarsa namazı kabul edilir.” Buhari (1154)
Ibn Esir (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: “Gecenin bir bölümünde uyanırsa” yani uyukusunda kıpırdamak, uykudan kalkmak, uyanmak” demektir. Demiştir. (En-Nihaye fi Garib’il Eser s.108) madde: (Uyanmak), İbn Manzur’un Lisan’ul Arab (تَعارَّ) maddesinin altına bakınız
Bu hadiste iki yüce müjde vardır. O da, uykusundan uyanan kimsenin uyandığında şu duayı yapmasıdır:
" لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ , لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ , الْحَمْدُ لِلَّهِ , وَسُبْحَانَ اللَّهِ , وَلَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ , وَاللَّهُ أَكْبَرُ , وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ"
“Lâ ilahe illellâhu vahdehû lâ şerike lehû, lehul-mülkü ve lehul-hamdu ve huve alâ külli şey 'in kadîr. Elhamdu lillâhi ve subhanallahi ve lâ ilahe illallahu vallahu ekber ve lâ havle velâ kuvvete illâ billahi”
“Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. O birdir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur ve hamd O’nadır. O, her şeye gücü yetendir. Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd Allah'adır. Allah’tan başka hakkıyla ibadete layık hiçbir ilah yoktur ve Allah en yücedir. Güç ve kuvvet, ancak yüce ve büyük olan Allah’a aittir”
Bu zikri iki şartla diyen için iki müjde vardır:
Birincisi: Eğer “Allahummağfir lî” “Allah’ım bana mağfiret et” derse veya dua ederse, muhakkak bu kimsenin duasına icabet edilir.
İkincisi: Eğer kalkar abdest alıp namaz kılarsa namazı kabul edilir. Bize böyle bir fazileti bahşeden Allah’a hamdolsun. Amellerimizin kabul edilmesini O’ndan dileriz.
Bahsi geçen hadiste (teârre) lafzının manasında ihtilaf edilmiştir: Anlamı hakkında uyanık olmak, dikkatli olmak denildiği gibi konuşmak veya korkmak anlamındadır da denilmiştir. Aynı şekilde sesle beraber, uykuyla uyanıklık arasında olmak anlamındadır denildiği gibi uykudan uyanmak ve başka anlamlara gelir de denilmiştir.
Daha önce İbn Esir’in sözü geçmişti. İbn Manzur da “Lisan’ul Arab” adlı eserinde ondan nakilde bulunmuştur. Allah ikisine de rahmet etsin. Teârra’nın anlamı: uyandı uykusundan kalktı. Şeyhul-islâm İbn Teymiyye de (Allah ona rahmet etsin) aynı şekilde açıklamış Ubâde radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadisi zikrettikten sonra şöyle demiştir. “Uykusundan uyanan kimse geceleyin konuşmasını şu beş kelime ile açarsa (başlarsa) ve abdest alırsa bu, onun namazının ve duasının kabul edilmesine vesiledir.” Bkz. Mecmû’ul Fetâvâ (22/479)
Şeyh İbn Bâz da (Allah ona rahmet etsin) aynı şekilde açıklamış ve Ubâde radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadisi zikrettikten sonra şöyle demiştir: “Bahsi geçen hadiste (teârre) lafzının manası uykudan kalktı demektir.” Bkz. Mecmû’ul Fetâvâ, Çeşitli makaleler cüz no:26 shf no: 43 uyumadan önce ve uyandıktan sonra yapılması meşrü olan dua ve zikirler bölümü.
Bu Allah’u Tealâ’nın geniş lütfundandır. Bu fazilet kime ulaşırsa o bunda gevşek davranmamalıdır. İbn Hacer (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: “İbn Battâl şöyle dedi: Allah, Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem’in dili ile uykusundan, Rabbinin birliğini, dile getirerek, mülkün ona ait olduğuna itikat ederek, nimetleri için O’na hamd ederek, O’nun nimetlerini inanarak ve O’na yakışmayacak şeylerden O’nu tenzih ederek, tekbir ile boyun eğerek ve O’nun yardımı olmadan güç ve kudretten aciz olduğunu belirterek dua ederse Onun duasını ve namaz kıldığında da namazının kabul edileceğini vaad etmiştir.” Kendisine bu hadisin ulaştığı kimsenin bununla amel etmeyi bir ganimet bilmesi ve niyetini Allah’ın rızasını kazanmaya halis kılması gerekir.”
Bkz. Feth’ul Bari hadis no: 1154 Bab: Gece Uykusundan Uyanıp Namaz Kılan Kimsenin Fazileti