languageIcon
search
search
brightness_1 Ayakkabıları giymeye sağ taraf ile başlamak:

Müslümanın, ayakkabılarını giymek istediği zaman sağ ayakkabı ile başlaması ve çıkarmak istediğinde de önce sol ayakkabısını çıkarması sünnettir.

Ebû Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet olunduğuna göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Biriniz ayakkabısını giyeceği zaman önce sağ ayakkabısından, ayakkabısını çıkaracağı zaman da önce sol ayağından başlasın. Böylece sağ ayak ilk önce giyilen ve en sonra çıkarılan ayak olsun.” Buhari (5856)

Ebû Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet olunduğuna göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Biriniz ayakkabı giydiği vakit sağdan başlasın! Çıkardığı vakit de soldan başlasın. Onları ya ikisini birden giysin yada ikisini birden çıkarsın.” Müslim (2097)

Bir başka rivayette Müslim’de geldiği üzere şöyle buyurmuştur:

“Biriniz, tek bir ayakkabı içince yürümesin. Onların ya ikisini birden giysin yada ikisini birden çıkarsın.” Müslim (2097)

Başka bir rivayette ise şöyle gelmiştir:

“Birinizin ayakkabısı koptuğu zaman kopan ayakkabısını tamir edinceye kadar diğer ayakkabı ile yürümesin.” Müslim (2098)

Bu iki hadiste sünnet olan üç amel vardır:

1-Ayakkabıları giyemeye sağ ayak ile başlamak.

2-Ayakkabıları çıkarmaya sol ayak ile başlamak.

3-Ayakkabının ikisini birden giymek veya ikisini birden çıkartmak ve hadiste belirtildiği gibi ayakkabının tekini giyerek tek bir ayakkabı ile diğer ayakta ayakkabı olmaksızın yürümemek: “Biriniz, tek bir ayakkabı giyince yürümesin.”

Tek bir ayakkabı ile yürümenin yasaklanmasının hikmeti nedir? diye sorulacak olursa;

İmam Nevevi (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir:

“Tek bir ayakkabı veya mest içerisinde yürümek mekruhtur. Bu yasak, her hangi bir özür sebebi ile değildir. Bunun delili, Müslim’in rivayet ettiği hadislerdir.

Alimler şöyle demişlerdir: “Tek bir ayakkabı veya mest içerisinde yürümenin yasaklanmasının sebebi; yürüyüşü çirkinleştirici, eziyet verici ve ağırbaşlı olmaya engel olan bir durum olmasıdır. Tek bir ayakkabı ile yürüyen kişinin ayakkabılı olan ayağı diğer ayağından daha yüksekte olacak, onun yürüyüşünü zorlaştıracak ve belki de düşmesine sebebiyet verecektir. Bu üç edep, iki ayakkabı ile içinde yürümenin müstehap olduğuna bunun vacip olmadığına delildir. Eğer ayakkabısı koparsa ayakkabılarını çıkarır kopan ayakkabısını tamir eder ve aynen hadiste zikredildiği gibi giyer.

Bkz. Nevevi, Müslim Şerhi, Ayakkabıyı Önce Sağ Ayağına Giymenin, Çıkarırken Önce Sol Ayağından Çıkarmanın Müstehab Oluşu ve Bir Tek Ayakkabı ile Yürümenin Keraheti Babı.

Tek bir ayakkabı içerisinde yürümenin yasaklanmasının hikmeti ile alakalı Nevevi’nin (Allah ona rahmet etsin) zikrettikleri dışında bir sebep de Tahâvî’nin, Müşkilu’l Âsâr isimli eserinde Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan zikrettiği şu hadistir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki şeytan, tek bir ayakkabı içerisinde yürür.”

Bkz. Silsiletu’s Sahîha’da (1/616 no:348) Elbânî sahih demiştir.

Aynı şekilde ayakkabıyla namaz kılmak sünnettendir.

Said bin Yezid radıyallahu anh dedi ki: Enes bin Mâlik radıyallahu anh’a; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ayakkabıları ayağında iken namaz kılarmıydı diye sordum. O, evet cevabını verdi, demiştir.” Buhari (386) Müslim (555)

Ya’lâ b. Şeddâd b. Evs’den, o da babasından (radıyallahu anhum) rivayet ettiğine göre: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “(Mest veya çarıkla namaz kılarak) Yahudilere muhalefet ediniz. Zira onlar mest veya çarıklarıyla namaz kılmazlar.” Ebu Dâvud, Sünen (652)

Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da sünneti uygularken bir bozgunculuğa sebebiyet vermemek gerektiğidir. Bu durumda bozgunculuğa sebebiyet verecek olan şeyi ortadan kaldırmak için bu sünnetle amel terkedilir. Sünneti uygulamak hususunda hırslı olan bazı kimseler bu sünneti bugün bizim mecsidlerimizde ve camilerimizde uygulamaya kalkışabilirler ve bu durum (halılar ile kaplı olan mescidlerde) bu sünneti bilmeyen avamdan bazı kimseler ile tartışmaya ve onların bunu inkar etmesine sebebiyet verebilir. Bundan dolayı bu durumu uygulamak; kişiden kişiye ve toplumdan topluma ve oluşabilecek sıkıntının durumuna göre değişir. O halde bu sünnet, bozgunculuğa sebebiyet verecek bir durum olduğundan uygulanamaz.

Bu sünnetin uygulanması esnasında bir bozgunculuğa sebebiyet vermekten emin olunsa bile şu uyarıyı dikkate almak gerekir: Ayakkabılardaki pislikler ve kirler sebebi ile mescidin halıları kirlenebilir. Bu durumda bu sünnetin uygulanamayacağı kesinleşmiş olur. Sünnette gelen diğer deliller, mescidlerin bakımına, temziliğine ve buralarda eziyet verebilecek şeylerin ortadan kaldırılmasına teşvik etmektedir. Mescide tükürmek ve sümkürmek hatadır. Bu ve bunun gibi hatalı hareketlerden kaçınmak gerekir.

Az önce zikrettiklerimizden bu sünnet hususunda gevşek davranılacağı anlaşılmamalıdır. Burada benim kalemim, sünneti beyan etmekten, ona teşvik etmekten ve ona sımsıkı tutunmaktan başka bir amaç dışında hareket etmez. Müslümanın üzerine düşen, onun bu sünneti, evinin uygun bir yerinde, yolculuğa çıktığında ve bu duruma alışmış olan mescidlerde ve bunun gibi bu sünnetin uygulanmasının mümkün olduğu yerlerde uygulamasıdır.

Allahu Tealâ’dan bizleri ve sizleri sünnet üzere yaşayan ve ölen kimselerden kılmasını dilerim. Aynı şekilde bizleri, sizleri, gizli ve açık olan fitnelerden ve bid’atlerden korumasını dilerim. Muhakkak ki O, duları işiten ve dulara icabet etmeye kadir ve cömert olandır. Bunu, O’nun geniş ve yüce olan cömertliğinden anne ve babalarımız, kendimiz ve tüm müslümanlar için isteriz.

brightness_1 Beyaz renkli elbise giymek sünnettendir.

Bununla kastedilen rengi beyaz olan elbise giymektir. Bu sünnet olan amellerdendir. İbni Abbâs  radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Beyaz renk elbiseler giyiniz; çünkü elbiselerinizin hayırlısı beyaz olanlardır. Ölülerinizi de beyaz kefene sarınız.” Ahmed (2219) Ebu Dâvud (3878) Tirmizi (994) Elbânî Sahîhu’l Câmî adlı eserinde (1/267) sahihtir demiştir.

Emir ve yasaklarda genelde hitap kadın ve erkek olmak üzere bütün müslümanlaradır. Ancak, erkekleri kadınlardan veya kadınları erkeklerden ayıran özel bir hüküm gelecek olursa durum değişir.

Sözü geçen hadiste, sadece erkek veya kadınlara özel olduğunu belirten bir ifade yoktur. Fakat kadınların beyaz elbise giymelerinin adetlerinden olmadığı toplumlarda, elbiselerinin erkek elbisesine benzememesi için beyaz elbise giymenin sadece erkeklere has olduğu söylelenebilir. Ancak bu illetin söz konusu olmadığı yerlerde asıl olan, şer’i hitabın kadın, erkek herkese gelmiş olmasıdır. Kadınlar, bir sakınca bulunmadığı müddetçe erkekler gibi bu sünnetlerle muhataptır. Eğer yasaklanmışsa, erkeklere benziyorsa, yada dikkat çekici bir şöhrete ulaşmışsa veya örtüsünün ihlali ise, o zaman bu sadece sünnete aykırı olmakla kalmaz, aynı zamanda şeriata da aykırı olmuş olur.         - Allah en iyisini bilir. -

İbn Useymîn (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: Bu hüküm beyaz olan bütün elbiseleri; gömlek, şal ve pantolonu içermektedir. Bütün bunların beyaz olması Müslümana yakışır. Bu daha faziletlidir. Ayrıca kadınlara has olan bir şeyin giyilmemesi şartıyla, başka bir renk giyilmesinde bir engel yoktur. Riyazu’s Salihîn şerhi, (2/10879)

brightness_1 Koku Sürmek Sünnettendir:

Kuku sürmek sünnettir. İlerde kuku sürmesinin sünnet oluşuna dair deliller gelecektir.

Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular: “Bana, (dünyanızdan) koku ve kadın sevdirildi. Gözümün nuru ise namazda kılındı”

Müsned (12293) Nesâi (3940) Elbâni “Sahîh-i’n Nesâî’de hadis sahihtir demiştir.

Hadisin “Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi.” sözü ise zayıftır.

Enes radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in elinden daha yumuşak ne bir yüne ne de bir ipeğe dokundum. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kokusundan daha güzel bir kokuyu da koklamadım.” Buhari (3561)

الديباج Dibac; ipek çeşitlerinden bir çeşit     

العَرف  Araf ; güzel bir koku 

Nafi’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “İbn Ömer radıyallahu anh tütsüleneceği zaman, sade öd ağacı ile tütsülenir, ona bazen kâfur da katardı.” Nafi’ sonra “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de bu şekilde koku sürerdi” demiştir.

Müslim (2254)

İmam Nevevi (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: “Burada geçen “isticmâr” güzel koku sürmek ve onunla buhurlanmak anlamına gelmektedir.”

Hadisten anlaşıldığı üzere; Kadınlarda olduğu gibi erkeklerin de koku sürmeleri müstehaptır. Fakat, erkekler için rengi gizli olup kokusu açığa çıkanlar müstehap iken; kadınların mescide veya başka bir yere çıkmak istediklerinde herhangi bir koku sürmeleri mekruhtur. Erkeklerin cuma günleri, bayram günleri, Müslümanların meclislerinde toplanıldığında, zikir ve ilim meclislerinde toplanıldığında, yine hanımlarıyla birlikte olacakları zaman koku sürmeleri daha ziyade müstehaptır.

Bkz. Nevevi, Müslim’in Şerhi, (2254) Misk Kullanma, Miskin En Güzel Koku Oluşu ve İkram Edilen Reyhan ve Kokuları Geri Çevirmenin Mekruhluğu Babı.

Buhari’de Aişe radıyallahu anhâ’dan gelen bir rivayete göre şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in üzerinden kötü koku gelmesi ona çok ağır geliyordu.’’    

Buhari (6972)

En Güzel Koku Misktir

Müslim’de Ebu Saîd radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İsrail oğullarından, yüzüğünün kaşına misk koyan bir kadını zikretmiş ve miskin en güzel koku olduğunu söylemiştir.’’ Müslim (2522)

Yine Ebu Davud (3158) “En güzel koku misktir” lafzıyla rivayet etmiştir. Ayrıca Elbani de sahih saymıştır. (Sahih Ebu Davud 200/3)

Müslümana yakışan, bulacağı en iyi kokuyla koku sürmesidir.

Hadisi Ebu Davud “Sizin en güzel kokunuz misktir.” lafzıyla rivayet etmiştir.  Aişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ihrama girmek istediğinde, bulduğu en güzel kokuyu kullanırdı. Müslim (1190)

Sunulan kokuyu geri çevirmenin mekruh oluşu

Şu hadis buna delildir:

Enes radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kokuyu geri çevirmiyordu.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Güzel bir koku ikram edilen kimse onu reddetmesin; çünkü onun taşınması kolay, kokusu güzeldir.”

Ebu Davud, (4172) Elbânî (2/1092) hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.

Müslim’de geçen Ebû Hüreyre radıyallahu anh'dan rivayet edilen hadise göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kime reyhan ikram edilse onu reddetmesin; çünkü onun taşınması kolay, kokusu güzeldir.” Müslim (2253)

Reyhan: Kokusu güzel olan her bitkidir. Hadiste geçen reyhan kelimesi koku çeşitlerinin toplam ismidir. Munziri’nin dediği gibi “raiha” kelimesinden türetilmiş de olabilir.

“Avnul al Mâbud” sahibi (Allah ona rahmet etsin) şöyle der: “Hadis şunu anlatmaktadır, koku ikramını redetmek sünnete aykırıdır. Çünkü onun taşınması kolay, kokusu güzeldir. Onu sunan, sunduğuyla herhangi bir sıkıntı yüklememiştir. Dolayısıyla kabul etmeme gibi bir bahanesi de kalmamıştır. Bu şekilde olan her koku, her nefsi cezbeder.” Bkz. Avnul al Mâbud Sünen Şerh Ebu Davud, 4172 Koku red etme babı.

Koku Sürmenin Gerektiği Yerler

1. Cuma Günü:

Ebu Said’den, (Allah ondan razı olsun) şöyle dedi:

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Cuma günü gusletmek, misvak kullanmak ve şayet bulabilirse koku sürünmesi her büluğ çağına giren kimsenin üzerine vacibtir.”

Buhari (880) Müslim (846)

Bu misvak kullanmanın gerekli olduğu beşinci yerdir.

Müslim’de geçen lafız “güç yetirdiği kadar koku sürsün.” şeklindedir. Müslim (846)

Yine Müslim’e ait başka bir lafızda “kadın kokusundan dahi olsa.” şeklinde geçmektedir. Müslim, (846)

Bu iki lafızda cuma günleri koku sürmenin müstehaplığı hususunda ziyade bir durum bulunmaktadır. İlim ehli arasında cumaya kıyasen bayram günlerinde de koku sürmenin müstehap olduğunu söyleyenler bulunmaktadır. Ancak delil bağlamında bu hususta sahih bir şey söyleyemeyeceğim. -Allah en iyisini bilir-

 

Kadının hayızdan temizlendikten sonra gusül alması

Aişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Bir kadın, Allah Rasûlune hayız (adet) sebebiyle alınan gusül hakkında soru sormak için geldi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Misk sürülmüş bir çaput parçasını al ve onunla temizlen.” dedi. Kadın: “Nasıl temizleneyim” diye sorunca “Temizlen işte.” dedi. Kadın tekrar “Nasıl? ” deyince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Subhanallah! temizlen işte.” dedi. Ben kadının kastettiği şeyi anladım ve onu kendime doğru çekip “O bezle kan izlerini gider.” dedim. Müslim (846)

Hadis, hayızlı (adetli) kadının koku sürmesinin müstehaplığına delildir. Temizlenen nifaslı (loğusalık) kadın da bu hususta onun gibidir. Şöyle ki, koku ile bedenindeki kan izini giderir. Yine bu temizlik ilim ehlinden bir cemaatin dediği üzere ferce (kadının üreme organı) has değildir. Çünkü hadisin lafzı nerede olursa olsun kan izinin giderilmesine işaret etmektedir. Bu hususta tercih edilen ise misk kullanmaktır.

Önceki hadisten anlaşılacağı üzere Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “Subhanallah! temizlen işte.” Sözünden Allah’ı tesbih etmenin meşruiyeti anlıyoruz. “Subhanallah” sözünün şaşırma ve inkar ifade ettiği görülmektedir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir şeye şaşırdığı zaman “subhanallah” derdi.

Buhari ve Müslim’in Ebu Hureyre’den rivayet ettiği bir hadiste geçtiği üzere Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ebu Hureyre cünüp olup, kendisiyle oturmayı hoş görmeyince ona “Subhanallah! Mümin necis olmaz.” demiştir.

Buhari (314) Müslim (332)

Sahiheyn’de geçen bir hadise göre iki adam Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında bir kadın varken, ona uğrayınca Allah Rasûlu: “Yavaş olun! O, Safiyye binti Huyeyy’dir.” der. Onlar: “Subhanallah ey Allah’ın Rasûlu!” dedi. Müslim (371)

Yine sahiheyn’de geçen hadiste Ömer radıyallahu anh diyor ki:

“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e sordum: “Hanımlarını boşadın mı?” diye sordum. O da, “Hayır” (boşamadım) buyurdu. Bunun üzerine: “Allahu ekber” dedim. Demiştir. Buhari (6218) Müslim (1479)

Tirmizi’nin rivayet edip sahih olduğunu belirttiği bir hadiste Ashab: “Ey Allah’ın Rasûlu onların zât-ı envatı (müşriklerin bereketlenmek için kullandıkları ve kutsal saydıkları bir ağaç) olduğu gibi bize de bir zât-ı envat yap.” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahu ekber! Yine aynı yol (önceki kavimlerin batıl yolu).” dedi

Tirmizi (2180) Tirmizi hadisin sahih olduğunu söylemiştir.

Şaşırma esnasında tekbir getirmek, Allah’ı tesbih etmek meşrudur. İlim ehli içerisinde şaşırma anında tekbir getirmeyi hoş görmeyenler olmuşsa da bu tercih edilmeyen görüştür. Bu meseleye dayanarak İmam Buhari Sahihinde “Şaşırma Esnasında Tekbir ve Tesbih” adlı bir bab açmıştır. İmam Nevevi de “el-Ezkâr”da benzerini yapmıştır.

3. İhrama girmeden önce

Aişe radıyallahu anhâ’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ben göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, ihrama girmeden önce ihramı için ve Kâbe’yi tavaf etmeden önce ihramdan çıkması için koku sürdüm.” Buhari (1539) Müslim (1189)

Hadisten anlaşıldığı üzere hac veya ümre için ihrama girildiğinde, yada ümre yapıldığında, ifâda tavafı öncesinde yine koku sürmek müstehaptır.

4. Ölüye güzel koku sürülmesi

Ümmü Atiyye şöyle demiş: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yanımıza geldi; biz kızını yıkıyorduk. (Bunu görünce) şöyle buyurdular: Onu, su ve sidrle üç defa veya beş defa hatta lüzum görürseniz daha fazla yıkayın. Sonuncuda bir parça kâfur da katın yada kâfur’dan bir parça.

Yıkama işini bitirdiğinizde bana haber verin! buyurdu. İşimiz bitince Rasûlullah Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i çağırdık. Bize kendi izarını verdi ve: “Ona, önce bunu sarın!” dedi. Buhari (1253) Müslim (939)

 

 

 

İmam Nevevi’nin sözünde geçtiği üzere ilim ehlinden bazıları koku sürmenin müstehaplığına eşleri de dahil etmişlerdir. Çünkü bu, onların birbirleriyle güzel vakit geçirmeleri ve birbirlerden güzelce faydalanmalarını sağlar. Yine Cuma namazına gelenlere kıyasla ilim meclisleri ve bayram meclisleri gibi yerlere gelenlerin koku sürmeleri de buna dahildir. Böylece hakkında delil gelen mevzular geçti.

Koku sürmenin istisnaları

İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, devesinin, boynunu kırdığı adam hakkkında: “Ona koku sürmeyin.” demiştir.  Buhari (1267) Müslim (1206)

İbn Ömer radıyallahu anh’ın rivayet ettiğine göre göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ihramlı kimsenin hangi elbiseleri giyebileceğini soran adama: “Zaferan ve vers boyanmış bir kumaş giymeyin.” demiştir. Buhari (1838) Müslim (1177)

 

Kadınlar bunlara ek olarak iki yerde daha koku sürmekten yasaklanmıştır:

Birincisi: Eşi vefat etmiş ve iddet bekliyorsa; Bu durumda dört ay on gün koku sürmekten menolunur.

Ümmü Atiyye radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir. “Kocalarımız hariç üç günden fazla ölüye yas tutmaktan men ediliyorduk. Kocalarımız için ise dört ay on gün yas tutuyorduk. Yine bu süre zarfında sürme çekmez, koku sürünmez ve boyalı elbise giymezdik. Bizden biri hayızdan temizlenip yıkandığında ise güzel koku sürülü bir nebze güzel koku sürmesine ruhsat vardı.” Buhari (313) Müslim (938)

İkincisi: Kadın, yabancı erkeklerin bulunduğu bir yerden geçecekse bu durumda koku sürmesi haram olur.

Ebu Musa el-Eş'arî'den (Allah ondan razı olsun) rivayet olunduğuna göre o şöyle demiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Güzel koku sürünüp, kokusunu hissetmeleri için bir topluluğun yanına uğrayan kadın, zinakârdır.”

Müsned (19578) Ebu Davud (4173) Tirmizi (2786) Nesai (5127) Elbânî hadisin (1/525) sahih olduğunu söylemiştir.

Abdullah bin Mes’ud’un hanımı Zeyneb’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize şöyle dedi: Biriniz mescide giderse kokuya el sürmesin.”

Müslim (443)

Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir kadın koku sürünürse bizimle beraber yatsı namazında bulunmasın.”

Müslim (444)

brightness_1 Saçı Tararken Sağdan Başlamak

“Tercil” den maksat: Taraktır. Saçı tararken önce sağdan başlamak sonra soldan devam etmek sünnettir.

Şu rivayet buna delildir:

Aişe radıyallahu anhâ şöyle dedi: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem temizlenmeye, taranmaya, ayakkabısını giymeye varıncaya kadar her işe sağdan başlamayı pek severdi.

Buhari (168) Müslim (268)

Daha önce abdest azalarını yıkarken sağdan başlamanın sünnet olduğu zikredildi. Aynı şekilde gusülde de durum böyledir. Gusülde soldan önce sağ taraftan başlamak sünnettir. Yine ayakkabıları giyerken de sağdan başlamanın sünnet olduğu zikredilmişti. Bu hadiste geçen, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sağdan başlamayı sevdiği yerlerden biri de saçları taramadır. Saçlara yağ sürme de buna girer.

Aişe radıyallahu anhâ’nin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hakkında dediği “Bütün işlerinde sağdan başlamayı severdi.” sözü bir çok alimin bir kaide olarak belirttiği şerefli işleri kapsamaktadır.

Buhari’nin rivayetinde “Gücü yettiği miktarda sağdan başlamayı isterdi.” demektedir. Buhari (5380)

Burada anlam “bir engel çıkmadığı müddetçe” şeklindedir.

Bu ifade onun Rasûlullah’ın sağdan başlamaya nedenli önem verdiğini göstermektedir. Fakat burada hüküm şerefli olan işlere özeldir. Hadiste geçen ayakkabı giymek, saçı taramak ve temizlik ile sünnette gelen mescide girmek, yemek içmek gibi hususlar, yine bunlar dışında hakkında özel bir delilin gelmediği güzel işlerin hepsinde sağdan başlamak sünnettir. Eziyet babından olan hususlarda ise soldan başlanır. İstinca, (taharetlenmek) ayakkabıları çıkarmak ve helaya girmek buna örnek verilebilir. Bu, Şeyhu’l İslam İbn Teymiyye ve İmam Nevevi’nin (Allah onlara rahmet etsin) zikrettikleri temel kaidedir.

Şeyhu’l İslam İbn Teymiyye şöyle demiştir: Sağ taraf güzel yerlerde daha önceliklidir. Sol taraf ise eziyet ve eziyet yerlerinde sonraya bırakmaya daha layıktır. Bkz. Şerhu’l Umde (1/139)

Buna göre sağ ve sol arasındaki öncelik üç hale göre değişkenlik göstermektedir:

Birincisi: Şerefli, yani güzel işlerde; yemek, içmek, elbise giymek, abdest almak, gusül abdesti almak, ayakkabı giymek, saçları taramak ve başı tıraş etmek gibi durumlarda gerek el gerek ayak olsun sağdan başlanır.

Bunun delili şu rivayettir:

Az önce geçen Aişe radıyallahu anhâ’nin hadisi

İkincisi: Eziyet verici durumlarda, yani pis şeylerde gerek el olsun gerek ayak olsun soldan başlanır.

Helaya girmek, mescitten çıkmak, istinca yapmak, ayakkabıları çıkarmak ve burnu sümkürmek gibi.

Bunun delili şu rivayettir:

İçinizden hiç bir kimse bevlini yaparken sağ eli ile organını tutmasın ve tuvalette sağ elini kullanarak temizlenmesin.

Üçüncüsü: İki durum arasında gidip gelen hususlar, yani şerefli işlerden mi, eziyet verici işlerden mi olduğu belli olmayan şeyler. Bunlarda asıl olan sağdan başlamaktır.

Bunun delili şu rivayettir:

Aişe radıyallahu anhâ şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bütün işlerinde sağını kullanmayı severdi.”

İmam Nevevi Aişe radıyallahu anhâ’nin hadisine yaptığı açıklamda şöyle demiştir: Bu, şeriatta karar kılınmış bir kaidedir. Şöyle ki; elbise giymek, pantolon giymek, mest giymek, mescide girmek, misvak kullanmak, sürme çekmek, tırnakları kesmek, bıyıkları kısaltmak, saçları taramak, koltuk altını yolmak, başı tıraş etmek, namazda selam vermek, taharet azalarını yıkamak, heladan çıkmak, yeyip içmek, el sıkışmak, haceru’l esvedi selamlamak gibi şerefli, yani güzel işlerde sağdan başlamak müstehaptır. Fakat helaya girmek, mescitten çıkmak, burnunu çekmek, istinca yapmak, elbise, pantolon veya mestlerini çıkarmak gibi bunların tersi olan işlerde ise soldan başlamak müstehaptır. Bütün bunlar –Allahu en doğrusuu bilir- sağ tarafın şerefi sebebiyledir. Yine alimler abdestte el ve ayakları yıkarkan sağdan başlamanın sünnet olduğu ve buna muhalefet edenin abdestinin sahih olmasıyla birlikte fazileti kaçıracağı hususunda icma etmişlerdir.

Bkz. Şerhu’n Nevevi li Müslim (267) Sağ Elle İstinca Yapmanın Mekruhluğu Babı.

Enes’ten rivayet edildiğine göre “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Mina’ya gelip cemrelere taş attı. Ardından Mina’daki evine geçip kurbanını kesti. Sonra berbere saçının önce sağ, sonra sol tarafına işaret ederek “Al” dedi ve sonra da onu ashabına verdi.” Müslim (1305)

Bu babda yasaklanan hususlar: Erkeklerin kadınlara benzemesi, kadınların erkeklere benzemesi, giyim ve benzeri hususlarda kafirlere benzemek, elbise giymede ve onu üzerine salmada kibirli olmak, kişiyi meşhur eden elbiseler giymek, avret mahallini açmak, bir özür olmaksızın erkekler için altın ve ipek kullanmak, sakalı tıraş etmek, bıyıkları kısaltmamak ve kadınlar fitne olacak yerlerini meşru olmayan bir şekilde açığa çıkarmalarıdır. Kadınlar tüylerini yolmaktan sakınmalıdırlar. Yine dövme yapmak, dişlerininin arasını açmak saçı bağlamak, onu siyaha boyamak ve Allah’ın yarattığı sureti her türlü değiştirmek mekruhtur.